1980 Sonrası Müzik Yayıncılığı

1980 yılı Türk toplumunda degisimlerin yasanmaya basladıgı yıldır. Bu yıllardan itibaren ithalatın desteklenmesi, daha önce bulunan döviz dolasım yasagının kaldırılması gibi ekonomik kararlarla ticarette girisimcilik artmıs, bu degisim toplum yasamına olumlu yansımaları olmustur. Bu olumlu yansımalardan biri de sadece müzik yayıncılıgı ile ilgili yayınevlerinin kurulmasıdır.

Bu bölümde yakın tarihi kapsayan müzik yayıncılıgı, belirli periyotlarla (günlük, haftalık, aylık, yıllık) çıkan her türlü dergi ve gazeteleri kapsayan “süreli yayınlar” (mevkute) ile kitaplar iki farklı bölümde anlatılmıstır.

1980 Sonrası Süreli Müzik Yayıncılıgı
Türkiye’de kütüphaneler ihtisas, halk, üniversite ve çocuk kütüphaneleri seklinde sınıflandırılmaktadır. 1980 sonrası süreli müzik yayıncılıgı arastırması en büyük koleksiyona sahip olan “Milli Kütüphane”nin koleksiyonu esas alınmıstır. Kurulus çalısmaları Milli Egitim Bakanlıgı Yayımlar Müdürlügü çatısı altında 15 Nisan 1946’da baslamıs, 16 Agustos 1948’de kullanıcıya açılmıs olan Milli Kütüphane, aynı zamanda dünyanın en genç Milli Kütüphanelerinden biridir.

Milli Kütüphane’nin koleksiyonunda bulunan 1980 yılı sonrası Türkiye’de yayınlanan süreli yayınların listesi asagıda verilmistir.

Yukarıda Cumhuriyet döneminde müzik yayıncılık tarihine bakıldıgında 1980’li yıllara kadar sistemli bir yayın faaliyetinden söz etmenin mümkün olmadıgı bahsedilmisti. 1980 yılı farklı alanda müzik yayını yapan iki farklı olusumun ortaya çıktıgı yıldır. 1986 yılında “Müzigi Okuyabilirsiniz” sloganıyla kurulan ve müzik literatürüne degerli kitaplar kazandıran “Pan Yayıncılık” ve önce dergi olarak çıkan daha sonra dergisinin adını yayınladıgı kitaplara veren “Stüdyo ;mge”dir. Pan Yayıncılık, Türk ve Batı müzik ekolünün sürekli bir polemik içinde oldukları bir zamanda, iki ayrı ekolün kitaplarını aynı anda, aynı çatı altında basmayı ilke edinerek, görülmemis bir tavır takınarak, iki görüse de esit uzaklıkta durarak hem saygı kazanmıs, hem de bu konuda ilk olmustur. Rauf Yekta Bey’in “Türk Musikisi” ve Anton Webern’in “Yeni Müzige Dogru” adlı kitaplarını bir arada yayınlamaları bu tavrın en güzel göstergesidir. Daha önce Bogaziçi Üniversitesi Türk Müzigi kulübündeki faaliyetleri sırasında bir kitap yayınlayan Isık Gençer ve Ferruh Gençer çifti, Rauf Yekta Bey’in “Türk Musikisi” adlı kitabını yayınlayarak profesyonel müzik yayıncılıgına ilk adımı atarlar. “O sıralarda amaçlanan kulüp üyelerinin mesleklerinin yanı sıra kültürel bir faaliyet olarak bir yayınevi kurmalarıydı ancak is hayatı digerlerinin böyle bir ise zaman ayırmalarına engel olunca bu fikri olgunlastıran Isık ve Ferruh bu isi yapmaya karar verdi.” (Gençer, 2010) Pan Yayıncılık’ın herkese esit mesafede durusu, müzikolog Vural Yıldırım’ın müzik yayıncılıgı tanımıyla birebir örtüsmektedir. “Müzik ile ilgili her türlü dökümanın ilgililere ulastırılmak üzere yapılan faaliyete müzik yayıncılıgı diyebiliriz. Bunu tabi ki görsel, isitsel ve yazılı olarak ayırmak mümkün. Yazılıyı da, nota agırlıklı ve kuramsal olarak ayırmak mümkün. Her seyden önce müzik yayıncılıgında etik degerler ile birlikte bilimsellik ön planda olmalı. Ayrıca bilimsel olmasa da tarihi degeri olabilecek, müzik alanında yararlanılabilecek çalısmaların alana sunulması önemlidir.”(Yıldırım, 2010) “Pan Yayıncılık kurulurken müzik ayrımı yapmama kararı almıstı. Bilindigi gibi Türk Müzigi, Halk Müzigi, Klasik müzik ayrımı çok yaygındır. Pan, müzik yayıncısı olmayı hedefledi. Bunu basardı da. Pan bir enstitü mantıgıyla eksik konularda kitaplar yayınlamayı amaçladı. Tabiî ki bütün amaçladıgı kitapları yayınlayamadı.” (Gençer, 2010) Pan Yayıncılıkla aynı yıl, Batı müzigi ekolüne yönelik hizmet vermek için 1973 yılında kurulan Sevda Cenap And Müzik Vakfı, Ahmet Kanneci’nin kaleme aldıgı “Alirio Diaz 50. Sanat Yılı” adlı kitabı yayınlayarak müzik yayıncılıgına baslar. Çok sesli müzigin tanıtılması, benimsenmesi ve gelistirilmesi, amacıyla kuruldugunu internet sitesinde belirten Sevda-Cenap And Müzik Vakfı, müzik yayıncılıgı faaliyetine baslamasından önce ve sonra Türk bestecilerin eser/nota arsivi eserlerini tanıtma, plak, bant ve cd yapımı, müzikte yetenekli ögrencilere karsılıksız burslar, çesitli yarısma ve ödüller (Yılın Genç Müzisyenleri, Antonio Lauro Gitar Yarısması, Korolar Senligi gibi), egitici çalısmalar, yurtdısı ve yurtiçi konserler, bilimsel toplantılar, çesitli yardım ve bagıslar, Uluslararası Ankara Müzik Festivali’nin düzenlenmesi alanlarında hizmetler vermektedir.* Türkiye’de müzik yayıncılıgı anlatılırken 1984 yılında kurulan pop ve klasik müzik çizgisi dısında yayın yapan bir baska yayına deginmekte fayda var. ;dealist kisilerin bir araya gelerek çıkarttıkları “Stüdyo ;mge” dergisi, rock ve alternatif müzik dinleyicilerince büyük ilgi görecek, 90’ların ilk yarısında “Stüdyo ;mge” bir dergi olarak devam ederken aynı isimle yayınevine dönüserek, dergideki müzik çizgisinde kitaplar yayınlayarak müzik yayıncılıgında örnegi görülmemis bir çizgideki tek yayınevi olacaktır. “80’lerin ortasında müzikal muhalefetler olmadıgı zamanda muhalif kesimin sesi olarak bir araya gelen bagımsız, aydın, demokrat ve biraz da eli kalem tutan insanların bir araya gelmesiyle olustu. Aykırı ses ve renk olmadıgı için o dönem için çok iyi bir projeydi ve bize çok sey ögretti. Asıl müzik yayıncılıgı (kitap vs) 92–94 yılında basladı ve ben o dönemin editörüydüm.” (Beser, 2009)

Türkiye’de 80’lerde Pan Yayıncılık ve Sevda Cenap And Müzik Vakfı Yayınları’nın baslattıgı, 90’larda Stüdyoimge’nin katılımıyla devam eden müzik yayınevlerine yine 90’larda edebiyatçı ve müzikolog Ahmet Say’ın kurdugu “Müzik Ansiklopedisi Yayınları”, 2000’lerin ikinci yarısında Muammer Sun’un kurdugu Sun Yayınevi’i katıldı. 2006’da baslayan, günümüze kadar yayınını sürdüren, Edip Günay ve Vural Yıldırım’ın editörlügündeki Baglam Yayınları “Müzik Bilimleri Dizisi” akademik nitelikteki yayın eksigini gidermesi açısından anılması gereklidir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir